Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü kitabı Aime Bender’ın ününün dünya çapına yayılmasını sağlayan kitaplarından biri. Anlatıcı olan Rosie’nin gözünden tanık olduğumuz hikâyede birtakım sıradışılıklara tanık oluyoruz. Kitap dünya çapında üne sahip olduğu kadar niteliği bakımından da birçok tartışmaya konu olmuş.
Hıristiyan İnancında Tasvir Kültü ve Tasvir Kırıcılık
Hıristiyanlığın, doğuşundan itibaren günümüze dek inananların yaşamında kutsalların tasviri son derece önemli olmuştur. Kiliselerde anıtsal ölçekte, taşınabilir malzeme üzerinde her renkte ve boyda gördüğümüz tasvirlere özel olarak “ikon” ya da “ikona” denilmektedir.
“Refet” Üzerine
Eğitimini almış bir kadının ekonomik olarak özgür olacağını, kimsenin eline bakmak zorunda kalmayacağını dolayısıyla istemediği bir evliliğe zorlanamayacağını belirten Fatma Aliye, bu düşüncelerini Refet isimli kitabı ile okuyucusuna sunar. Romanın başkarakteri, aynı zamanda romana ismini veren Refet, henüz daha küçük bir çocukken okuyucunun karşısına çıkar. Adım adım hem fiziksel hem de fikirsel anlamda büyümesine tanıklık eder okuyucu.
“İkna Ulusu” Üzerine
İkna Ulusu’nun ilk basım tarihi 2006. Aslında Black Mirror için “İkna Ulusu gibi” denilmesi gerekiyor. Öyküler dört bölüm altında toplanmış, her bir bölümde ulusun düşmanları ve yöntemleri üzerine bir alıntı var. Neredeyse bütüncül bir kitap olan İkna Ulusu toplumların nasıl yönlendirmeye ve manipülasyona açık olduğunu ve bu yöntemlerin aşağılayıcı derecede basit olduğunu gösteriyor.
Bâki Kalan Bu Kubbede Bir Hoş “Rüyâ” İmiş
Bir İstanbul efendisi, âlimi ve şairi olan Bâkî; bugüne kadar zihnimizde kalan birkaç mısrası ile anılmaya devam etmektedir. 16. Yüzyılın Türk şiirini usulca uyandırıp medeniyet kütüphanemizi aydınlatan bu şairden bir divan ve üç adet dinî kitap kalmıştır. İnci gibi dizdiği gazellerden sızan rüya ve uyku konulu beyitleri bir kompozisyon çerçevesinde sunulacaktır. Buna başlamadan önce şairi kısaca tanıtmak yerinde olacaktır.
Fuseli’nin “Kâbus”u ve Freud
Henry Fuseli (Johann Heinrich Füssli) aslen İsveçli olan fakat hayatının büyük bir bölümünü İngiltere’de geçirmiş; Kraliyet Akademisi’nin üyesi olan bir sanatçıdır. Londra’ya yerleşmeden önce bir süre Roma’da yaşamış, Klasisizm ve Michelangelo üzerine çalışmalar yapmıştır. “Kâbus” 1782’de Kraliyet Akademisi’nde ilk sergilendiği andan itibaren büyük bir ilgi toplamış ve bu ilgi ile Fuseli’nin şöhreti, resmin gravür versiyonlarının yapılmasıyla da giderek artmıştır.
“Gulyabani” İncelemesi
Kitap, şimdilerde 60 yaşını geçmiş Muhsine Hanım’ın henüz genç bir kızken hizmetçi olarak gönderildiği Yediçobanlar Çiftliği’nde başına gelen tuhaf olayı anlatması ile başlar. İstanbul’a uzak, kuş uçmaz kervan geçmez yerde olan bu çiftlik hakkında bazı söylentiler ta İstanbul’a kadar ulaşır. Çiftliğin hanım ağası, çiftliğin eski sahipleri olan cin ve periler yüzünden delirmiştir. Bir de Ahu Baba, bir diğer ismiyle, Gulyabani’si vardır çiftliğin.
Lolita
20. yüzyılla birlikte yükselişe geçen modernist akımın önemli temsilcilerinden olan ünlü yazar Vladimir Nabokov, Lolita romanıyla 1950’li yıllarda ve devamında büyük ses getirmişti. Kitabın ana konusunu oluşturan pedofili ve sorgulanan Amerikan aile yapısı o dönem için fazlasıyla çarpıcı olsa da, Lolita çok satanlar listesinde uzun bir süre yer tutmayı başarmıştı. İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde “müstehcen” konusu sebebiyle raflardan kaldırılmasına rağmen, Lolita yazıldığı dönemin en iyi romanları arasında yerini alıyor.
Gustave Courbet’nin “Taş Kırıcılar” (1849) Eserinin Tarihsel ve İkonografik İncelemesi: 19. Yüzyıl, İşçi Sınıfı, Realizm Akımı
Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından yazılan Komünist Manifesto (1848) kapitalist sınıfa karşı proletaryanın bir devrim ile ayaklanması ve egemen sınıf hâline gelmesini savunmaktadır. Bu manifesto kapitalizm tarafından ezilen işçi sınıfına bir çağrıdır: “Bütün ülkelerin işçileri, birleşin!”