Absürt tiyatro belirsizlik ve değişkenlik gibi filozofik anlayışları benimseyen bir modern drama türüdür. Varoluşçuluk felsefesinden oldukça etkilenmiş, temellerini bu felsefe ile atmıştır. Varoluşçu felsefeye göre bilinç hiçlikten gelir, varoluş ölümle sonuçlanır ve sonsuza dek yok olur. Hiçlikten gelip hiçliğe gider. Daha önceki insan anlayışı, insanoğlunun önemli ve özel olduğu, insana olan güven yok olmuştur. Zaman bağlamına bakarsak ikinci dünya savaşı, atom bombası, soykırım gibi travmaları ardında bırakmış bir dünyanın, varoluşun anlamını ve Tanrı kavramını kaybetmesi anlaşılır geliyor. Var olan ahlaki değerler geride bırakılmış insanlar kendi ahlaki değerlerini kendileri yaratmaya başlamışlardır. Sartre, bunun örneklemesini Sisyphus miti ile yapıyor. Sisyphus’ın kocaman kayayı korkunç işkencelerle dağın tepesine çıkarması tam varacakken yukarıdan bir gücün itmesiyle aşağıya kadar yuvarlanması ve tekrar tekrar denemesini varoluş kaygısı, kendi olma ya da olamama kaygısı ile açıklar.

Absürt tiyatro, 1950’lerde ortaya çıkmış, Eugene Ionesco (Kel Şarkıcı), Jean Genet ( Hizmetçiler ve Balkon), Samuel Beckett (Godot’yu Beklerken) , Harold Pinter ( Doğum günü partisi) ve Edward Albee (Amerikan Rüyası) gibi oyun yazarları absürt oyunlarıyla tanınmışlardır.

Absürt tiyatronun en ünlü örneği “Godot’yu Beklerken” oldukça absürt bir olay örgüsüne sahiptir. Bir adam bir ağacın yanında oturmuş, botunu çıkarmaya çalışır, arkadaşı da ona katılır ve Godot adında birini beklemelerini söyler. Godot ne zaman gelecek, neden bekliyorlar, oyun boyunca hiçbir ilerleme olmadan bunu sorgularlar.

Olay örgüsü gerçekçi değildir hatta bu yüzden absürt tiyatro anti tiyatro olarak da adlandırılmıştır. Olay örgüsünde neden sonuç ilişkisi bulunmaz, Sisyphus gibi olay hiçbir yere varmaz, karakter gelişimi “Godot’yu Beklerken”de görüldüğü gibi yoktur, karakterler başladığı gibidir. Geleneksel tiyatro anlayışının aksine olay örgüsü daire şeklindedir. Ne olay ne de karakterler gelişme göstermez, bunu da dönemin zihniyeti ile bağdaştırabiliriz. Motivasyon eksikliği, amaçsızlık, kaos ve ahenk dışı aksiyonlar görülür. Diyaloglar mantıksızdır, gerçekçi olmayan uzun duraksamalar, tekrarlar kullanılır. Bunun sebebi şudur; absürtçüler dilin iletişim için doğru araç olmadığını, dilin güvenilmez, yetersiz ve yanıltıcı olduğunu savunmuşlardır. Sahneleme tekniği ise minimaldir çünkü artık her şey tahrip olmuş, bu tahribatta insanlar anlam aramaya çalışırlar.

Samuel Beckett

Absürtçülerin olay örgüsünü karakterleri ve dilin yapısını tekrar inşa etmelerinin nedeni anlamlarını sorgulamak ve bunların belirsizliklerini sahnelemektir. Absürt umutsuzluğu mizah ile karıştırır. Beckett “Godot’yu Beklerken” oyununda tam olarak bunu yapmış ve oyununu “iki perdelik trajikomedi” olarak tanımlamıştır. Karakterler bilinmeyen bir figürü kendilerine bir gaye vermesini umarak beklerler hâlbuki tek sahip oldukları beklemektir. Beklerken oldukça sıkılırlar, din hakkındaki korkularını ifade ederler ve intiharı düşünürler. Ama oyunun komedi yanı, dil ve hareketleriyle gösterilir. Oyunda kelime oyunları, şarkılar, danslar ve devamlı şapkalarını değiştirmeleri komik etki yaratır.

 Seyircinin gülmesi mi yoksa ağlaması mı gerektiği çoğu zaman belirsiz olsa da Beckett iki duygu arasında bir fark görmez. Kendisi oyunlarının anlamı hakkında hiçbir doğrulama ya da yalanlama yapmayarak gizemli bir karakter yaratmak istemiştir. Anlamı hakkında kesin bir olgunun olmaması Godot’yu farklı yorumlamalara açık kılmıştır. Bu oyunun sayısız farklı okuması yapılabilir. İki karakter, kıyamet sonrası kurtulan iki insan, yaşlanan bir çift, iki düşkün arkadaş hatta Freud’un ego ve id’inin kişileştirilmesi olarak da okunmuştur.

Beckett bize günlük hayatımız gibi, sahnedeki hayatın da mantıksız olduğunu hatırlatır. Hem gerçeklik hem de illüzyonu içinde barındırır. Anlaşılır, geleneksel tiyatro daha ilgi çekici gelse de en iyi tiyatro seyirciyi düşündüren ve bekletendir.

“UNMASKED, UNFINISHED, UNRESOLVED: A DANCE THEATRE OF THE ABSURD.” Pina Bausch’s Dance Theatre: Tracing the Evolution of Tanztheater, by Lucy Weir, Edinburgh University Press, Edinburgh, 2018, pp. 67–98. JSTOR, www.jstor.org/stable/10.3366/j.ctv7h0v9w.9. Accessed 1 June 2020.

Ballard-Thomas, David. “Waiting for Godot.” Blackfriars, vol. 36, no. 428, 1955, pp. 439–439. JSTOR, www.jstor.org/stable/43816817. Accessed 1 June 2020.

States, B. O. (2020). “11. Tragedy Today”. In 11. Tragedy Today. Ithaca: Cornell University Press. doi: https://doi.org/10.7591/9781501737893-013

One Reply to “Absürdist Tiyatro ve Godot’yu Beklerken”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir