Keder; sehpada bıraktığınız kupanın bıraktığı leke gibidir. Ahşap sehpanızın üstündeki o kupa, içi boştur, çoktan bitirmişsinizdir kahvenizi, ama yine de yerinden oynatmak istemezsiniz, çünkü orada …
Süresiz Dizinler – VIII
Konuşuyor, anlatıyor ama yanlış insanlar yanlış şeyler soruyor. Yanlış cevaplar arasında kaybolan Mert’in dramı…
Süresiz Dizinler
Suvarin gibi unutulduğumuzda belki de son karemizin bir önemi kalmaz. Ayağınızı kaydırıp nihilizme inandırmaya çalışmıyorum. Sadece bazı anlar bizim için özeldir. Sokakta gördüğün eski sevgilin başka biri için sadece güzel kızlardan biridir.
Rüyalar ve Rüyada Gerçeklik Üzerine
Kırmızı ya da mavi hap… Matrix evreni dediğimizde akla gelen ikonik sahnelerden ilki budur genelde. Ancak filmi her izlediğimde, beni sorgulamaya iten başka bir sahne olmuştur; sevgili hainimiz Cypher’ın bir bifteği afiyetle mideye indirdiği sahne. O güzel, sulu ve lezzetli bifteği ağzına atmadan önce aklında tek bir şey var. Bifteğin gerçek olmadığı. Sevgili Cypher, bifteği yerken lezzet almadığından bahsetmese de gerçek sandığı hissin sanal olmasından rahatsız.
Kişilik Muharebeleri
Yalnız başınasın. Kafanın içindeki yüzyıl savaşları devam ediyor. Ateşkes sağlayamıyor bir türlü, birden fazla kişiliğin. Hepsi farklı çıkarlara odaklanmış. Hepsi, seni nasıl daha çok kullanabilirim düşüncesinde. Sen sadece et ve beyaz taş yığınısın. Hayvanlarda olanlardan farksız. Kişiliklerinin arasında bir o yana bir bu yana koşuşturan bir et yığını. Muhakemesi olmayan bu yüzden de başka sulu ve kıvrımlı bir etin içindeki fikirlerle yönlendirilmeye mecbur bırakılmış bir et yığıntısı.
Hanimiş Kendim
Kendime dönmeliyim. Rüzgârın perdeleri dışarda salındırması gibi atıl bir hâlde hep bedenim, bunu biliyorum çünkü ne kadar uzak zamanlarda kalmış gibi anımsasam da güneşli bahar …