Farz et ki bir saksının içindesin,
Belki de dünyanın en güzel çiçeğiydin.
Toprağın taze, verimli, daima ıslak;
Güneşse tutkun sana, tepende durur batmadan
Lakin sen kurusun, kupkurusun; o kadar ki
Rüzgâr esmese de zaman yetiyor sadece.
Sürekli kaybediyorsun bir parçanı.
Bu nereye kadar sürecek, seni ne iyileştirecek?
Bilmiyorsun, bildiğin tek şey umut etmek
Ama o da ayan beyan değil, içinde saklı.
Ufacık tefecik bir kırıntıdan ibaret.
Umuda karşı olan umudundan doğmuyor o da.
Varsın, nefes alıyorsun; yapacak hiçbir şeyin yok.
Peki, unutmadan nasıl umut edeceksin?
Bilmiyorsun. Fark ediyorsun
Tek gerçekliğin kayıtsızlık olduğunu
Ve bu farkına varış öylesine derin ki
Düzelse bile her şey
Asla çıkmayacak aklından.
Mutlulukların yahut memnuniyetin
Ardında saklayacak onu her zaman.
Hayat böyledir, diyeceksin.
Yapacak bir şeyin olsa dahi, ki olmayacak,
Yapasın gelmeyecek.
Kaya düştü,
Tepeye bir daha yuvarlasan ne değişecek?
Ardakan Coşkun