Açık pencereden esen soğuk rüzgarın bedenimi sarmasıyla ürperdim. Mayıs ayında havanın böyle soğuk olabileceğine şaşırarak kalkıp pencereyi kapattım. Sesi ilk duyduğumda evde tek başınaydım.
Karanlığın ortasında, odanın diğer köşesinden bir ses geldi “Şişt!”. Olduğum yerde irkilip o yöne döndüm. Kalbim kriz geçirecekmişim gibi hızlı atıyordu, “Kim var orada?” diye sordum. İlk bir dakika boyunca ses gelmedi, yerimden kalkmaya korktum, hayal gördüğümü düşünüp gözlerimi okuduğum kitaba döndürdüm. Işığı açmalıyım belki diye düşününce yaşadığım korkunun saçmalığıyla kendime güldüm.
“Neden sürekli evdesin?” dedi karanlıktaki ses. Artık emindim uyumam gerektiğine. Kafamın içinde dönen konuşmaları kulağımla duyabilmem normal değildi çünkü. Kitabımın sayfasını kıvırarak kapatırken ses “Beni duyamıyor musun? Duyuyorsan ve cevap vermiyorsan çok kabasın” dedi. Ne kadın ne de erkek sesine benziyordu, tonu sakin ve arkadaşçaydı. Bir hafta önce memleketine giden ev arkadaşım bana şaka yapıyordu kesin. Korkmadığımı kanıtlarcasına “ Ben de artık çok sıkıldım, dışarı çıkmak istiyorum” dedim. Ses tekrar neden evde olduğumu sordu. Sabırla cevapladım “E karantina işte, pandemi falan, yasak yani”. Cevap gelmedi, bekledim en sonunda konuştu:
“Suyumu daha sık değiştirsen iyi olur, ev havasız olduğu için çabuk kirleniyor. Ha bir de gözünü seveyim beni arada şu kafesten çıkar, uçabildiğimden bile emin olamıyorum artık. Ve lütfen şu loş ışığı kapatır mısın uyuyacağım, her gece bu saate kadar açık tutuyorsun. İyi geceler.”
Kuşum konuşmuştu… Duyduğum bu tepkiyi daha fazla sorgulamadan Stephan King’e döndüm, okuduğum kitabın üstümdeki etkisine şaşırmaya devam edip gözlerimi kapattım.
Kapak İllüstrasyonu: A Caged Bird Dreams by Youthana Yuos
her bir cümleyi hayalimde canlandırarak okudum. Çok beğendim..
Hiç böyle biteceğini düşünmemiştim ya çok güzel oldu. Kalemine sağlık.
A lovely treat to read in my early evening. Thanks İrem.
Harika bir karantina öyküsü. Eline sağlık İrem!