1930 yılında Tekirdağ’da doğan Güngör Dilmen oyun yazarı, çevirmen ve dramaturgdur. Resmî soyadı Kalyoncu’dur. Annesi öğretmen, babası ise çevirmen olan Dilmen; ilköğrenimini Çanakkale’de tamamladıktan sonra 1942 yılında İstanbul İngiliz Lisesi’nin ortaokul kısmına başlamış, ardından Çapa Lisesi’nde lise öğrenimini tamamlamıştır. Tiyatroya olan ilgisi bu çağlarda Shakespeare ile başlamış olsa da Güngör Dilmen edebiyata adımını üniversite öğrencisi iken şiirle atmıştır. İlk şiiri 1956 yılında Yücel Dergisi’nde yayımlanmıştır. Lisans eğitimine kimya alanında başlasa da 1960’ta İstanbul Üniversitesi’nde klasik filoloji bölümünü bitirdi. Yine üniversite öğrenciliği döneminde (1959) Sinema-Tiyatro Dergisi’nin açtığı tek perdelik oyun yazımı yarışmasında Midas’ın Kulakları adlı oyunuyla birinciliği kazanan Dilmen, aynı zamanda söz konusu oyunuyla tiyatro alanında da ilk eserini vermiş oluyordu. Midas’ın Kulakları; aynı yıl Gençlik Tiyatrosu’nda, ertesi yıl da Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenirken güncele bakıldığında, Dilmen’in yurtiçinde ve yurtdışında en çok sahnelenen oyunudur.
İnci Enginün’e göre “çok sağlam bir klasik tiyatro bilgisi olan” ve şiirsel diliyle tiyatromuzun önde gelen isimlerinden sayılan Güngör Dilmen (2005: 205-216); yoğunluklu olarak mitik ve tarihsel konuları işlediği eserlerinde halkın yaşayışına, taşra hayatına, mitolojiden ve tarihten aldığı hikâyelere değindi. Nail Tan, Güngör Dilmen hakkındaki yazısında; iyi bir tragedya yazmak için iyi bir şair olmak gerektiğinin altını çizerken onun edebiyata şiirle başlamış olmasına karşın Enginün’ün az evvel aktardığım görüşüyle paralel olarak esasında Dilmen’in asıl amacının oyun yazmak olduğunu aktarır (2012: 89). Oyunlarında devrinin sorunlarına alegorik şekilde ışık tutarken koro, dans ve ezgisel pasajlarla dramatik tiyatronun yöntemlerine sıkça başvurmuştur.
Ardında sayısız tiyatro oyunu, masal, deneme ve çeviri bırakan Güngör Dilmen; 2012 yılında bir bağırsak ameliyatı geçirmiş, ameliyattan 2 ay sonra tedavi süreci devam ederken İzmir’de vefat etmiştir.
1979 yılında kaleme aldığı Deli Dumrul, kendisinin en sevilen ve en çok sahnelenen oyunlarından biridir. 2 bölüm ve 9 sahneden oluşan oyunda kişileri; başkişi Deli Dumrul olmak üzere Elif, Dede Korkut, Azrail, Kırk Yiğit, Deli Dumrul’un Anası, Deli Dumrul’un Babası (Duha Koca) ve diğer yan kişiler oluşturur.
Oyunun konusuna bakıldığında konu özetle; kuru otlar üzerine bir köprü kuran Duha Koca oğlu (Deli) Dumrul’un bu köprünün başında tanıştığı Dede Korkut’un torunu Elif’e âşık olarak onunla evlenmesi ve civar halkından bir yiğidin vefatı üzerine önce Tanrıyla, ardından Azrail’le girdiği çekişme sonucunda “canını kurtarma” mücadelesidir.
Türk sözlü edebiyatının en büyük eserlerinden Dede Korkut Hikâyeleri’nin müstesna bir eseri olan Duha Koca Oğlu Deli Dumrul’u bir “yeniden yazım” sonucunda oyunlaştıran Güngör Dilmen; mitolojiden almış olduğu bu hikâyeyi ezgisel ve şiirsel diyaloglar, dramatik aksiyonlar ile sosyal ve siyasal bir altyapı kullanarak eleştirel bir bakışla kıssadan hisse formundan çıkarıp özgün bir yaratı ortaya koymuştur.
Oyunun ilk bölümü, altından dere geçmeyen (kuru otlarla kaplı) bir yere köprü kurmuş olan Deli Dumrul’un, halkı zorla bu köprüden geçirmeye çalışarak onlardan haraç kesmesi ve zorbalık yaparak gücünü onlara göstermesi ile başlar. Köylülerle yaşadığı hengâmenin ardından Dede Korkut’un torunu Elif ile karşılaşan Dumrul ona tutulur, daha sonrasında Elif’i dedesinden istemeye gidecektir. 2. Sahnede yiğit pazarına giden Dumrul, orada asıl adı “Memo” olan bir yiğidi satın alarak adına “Kırk Yiğit” der. 3. Sahnede Elif’in Dede Korkut’tan istenmesi ve bölgede terör estiren Canguzoğlu’yla nişanlı olduğu dedikodusu bulunan Elif’le Deli Dumrul’un birbirlerini severek evlenmeye karar vermeleri işlenir. İlk bölümün son sahnesinde Deli Dumrul, ölen bir yiğidin ardından yakılan ağıda denk gelince bu ölümün haksız olduğunu gerekçe göstererek isyan eder ve Azrail ile görüşmek ister. Deli Dumrul’u alaşağı eden Azrail Dumrul’un canını alacakken Dumrul Tanrı’ya yakarır. Onun yakarışını kabul eden Tanrı, Dumrul’a kendi canı yerine alınacak bir can koşuluyla canını bağışlayacağını bildirir.
İkinci Bölüm, Deli Dumrul’un kendi canı yerine canını verecek birini arayışını işler. İlk olarak pazardan satın aldığı yiğidine başvuran Dumrul, kendisi “Öl!” deyince ölmesi üzerine anlaşmaya vardığı Kırk Yiğit’ten beklediğini bulamayınca soluğu babasının yanında alır. Babası Duha Koca’ya başvuran Deli Dumrul, babasının zevk ü sefa içerisindeki halini terk edip de canını vermeye yanaşmaması üzerine çaresizce anasına başvurmaya gider. Anası, Dumrul’un bu hale düşmesi üzerine perişan olmuştur ve Dumrul için canını veremeden kendi üzüntüsünden canından olur. Durumlar böyleyken ölümü kabullenip bir kişilik dönüşümü yaşayan Dumrul, eşi Elif ve oğullarıyla vedalaşmak için evine gittiğinde Elif, eşi Deli Dumrul’a seve seve canını vereceğini belirtir. Durumların bu halde gelişmesine karşı çıkan Dumrul, Elif’le birlikte Tanrı’ya yakarışta bulunur. Tanrı ikisinin de samimi yakarışından hoşnut kalır ve kimsenin canını almaz. Böylelikle oyun heyecanlı ve mesut bir sona sahne olur.
Deli Dumrul oyununu basit bir anlatının dışına çıkarıp alt metinleri zengin ve teknik açıdan dramatik bir oyun görünümü çizmesini sağlayan nitelikler, oyunun halk hikâyesinin üzerinden yüzlerce hatta binlerce yıl geçmesinin üzerine Güngör Dilmen tarzıyla bir yeniden yazım olması ve içerdiği metinlerarası anlatımlardır.
Oyunda, iktidar sistemlerinin halkın sırtına bir kambur gibi çöken politikaları ve kapital sistemin sermayedarı zenginleştiren ve halkı günbegün tüketime zorlayarak fakirleştiren oyunları eleştirilir. Segül Bayraktutan; Güngör Dilmen’in, Dumrul’un köprüsü üzerinden bir kapitalizm eleştirisi yaptığını savunurken sermayeyi ve gücü elinde bulunduran Dumrul’un halkı kolayca zorbalayıp paralarını aldığını fakat kendisinden daha da zorba ve güçlü olan Canguzoğlu’nun kervanından haraç kesemediğini aktarır (2019: 378). Ömer Sağlam da bu köprü yapımı meselesinde Güngör Dilmen’in, modern iktidar sistemlerindeki sorumsuz politikaları ve faydasız imarları eleştirdiğini savunurken bir yandan da sömürgecilik ve tüketim eleştirisi yaptığını ifade eder. Bu köprünün işlevsizliği ve gülünçlüğü üzerinden Dilmen’in yönetimler tarafından alınan kararları ve düzeni alaya aldığını ve olaya ironik şekilde yaklaştığını aktarır. “İktidarın baba figürüyle edebi eserlerde yer alması”na dair de Sağlam; Dilmen’in söz konusu oyununda babanın doyumsuz, kendi âlemi dışındaki yaşantıyı düşünmeyen ve sömürgeci şekilde sunulduğunu ifade eder. Bir Dumrul ölecekse dahi babanın eşleri yeni Dumrullar üretecektir (2022: 313-315).
Dumrul’un kurduğu köprü düzenine ilk karşı çıkışlar köylülerden gelse de ilk müdahale Dede Korkut ve torunu Elif’ten gelir. Haksız yere kazanç elde etmek ve zorbalığın karşısında durmak gibi erdemlere sahip olan Dede Korkut, Deli Dumrul’a akıl verme yoluyla onu doğru yola sevk etmeye çalışsa da Dumrul onu dinlemeyince zor kullanmak zorunda kalmıştır. Çatışmalarının sonunda Dumrul yanlış yaptığının farkına varır. Dede Korkut; kol gücüyle Dumrul’a ders vermesi sonucunda kendisinin de Dumrul’dan bir farkı kalmadığını düşünse de Dumrul’un kat’i suretle bir ders alması gerektiğini düşündüğünden kaba kuvvete başvurur (Demirok, 2020: 62).
Yeniden yazıma dair bir diğer unsur da Dede Korkut’taki “ad alma” meselesinin Deli Dumrul’da parodik ve eleştirel bir biçimde incelenmesidir. Hikâyenin aslında olmayan bir sahne oyuna eklenerek bir kahramanlık sonucunda ad alması gereken kahraman tersine çevrilmiş ve aslen köle pazarı gibi bir yerden “satın alınan yiğit” gülünç bir diyalog sonucunda ad almıştır (Sağlam, 2022: 316).
Ömer Sağlam, Güngör Dilmen’in; metinlerarasılık yöntemlerinden olan pastiş ve anıştırma yoluyla Deli Dumrul ve Kırk Yiğit üzerinden Karagöz ve Hacivat ile Don Quijote’ye kadar uzandığını öne sürer. Deli Dumrul’un bir repliğini Kırk Yiğit’in yanlış anlaması geleneksel Karagöz oyununun yöntemlerinden biridir. Nitekim Deli Dumrul’un sıfatını belli edercesine yapmış olduğu düşüncesiz hareketlere karşın Kırk Yiğit’in adeta bir Sancho Panza edasıyla onu yatıştırmaya ve akl-ı selim davranmaya yönlendirmesini de bu tespitine kanıt olarak sunar (2022: 318-319).
Sonuç olarak Güngör Dilmen; mitolojik bir anlatı olan Duha Koca Oğlu Deli Dumrul’u kendi tarzında bir yeniden yazım ve yeniden yorum sürecine tabi tutarak parodi, ironi, gönderme, drama ve dans, anıştırma gibi yöntem ve teknikler eşliğinde asıl hikâyeye de sadık kalarak yeni bir anlatı ortaya koymuştur. Eserdeki sosyal, siyasal ve eleştirel altyapı orijinal hikâyenin özünden uzaklaşıldığı intibaını uyandırsa da bu oyunu iki eserde de ortak olarak “kişinin zulümle elde ettiğini zannettiği kazancın ve büyüklenmenin sonucu kendi canı için can dileyecek noktaya gelmesidir” sonucuna bağlayabilirim. Güngör Dilmen, Deli Dumrul oyununu, Ömer Sağlam’ın ifadesiyle “Dumrul ve yârinin canının bağışlandığı ve insanların eşitlik, özgürlük gibi kavramlara ulaşacağı yeni bir çağ umuduyla bitirir” ve “Eşitsizliğin, haksızlığın karşısına Dede Korkut’un adaletini çıkarır. Dede Korkut Hikâyeleri’nin mahiyetini ve değerini ortaya koyar” (2022: 315).
Ersagun Doğan
KAYNAKÇA
Bayraktutan, Segül. ve Pulat, Ali. (2019). “Güngör Dilmen’in Tiyatrolarında Toplumsal Temalar”. Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi, 3 (3), 374-393.
Demirok, Selma. (2019). GÜNGÖR DİLMEN TİYATROLARINDA İNSAN. Yüksek Lisans Tezi. Kırşehir: Ahi Evran Üniversitesi.
Dilmen, Güngör. (1982). Deli Dumrul-Akad’ın Yayı, İstanbul: Adam Yayıncılık.
Enginün, İnci. (2005). Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı, İstanbul: Dergâh Yayınları.
Ergin, Muharrem. (1990). Dede Korkut Kitabı, İstanbul: Boğaziçi Yayınları.
Keçeli, Fatma. (2003). “Güngör Dilmen’in Oyunlarında ‘Mitolojik, Tarihsel ve Fantastik Olan’ın Kullanımı”. Tiyatro Araştırmaları Dergisi, 16 (16), 18-45.
Sağlam, Ömer. (2022). “Metinlerarasılık Kuramı Çerçevesinde Güngör Dilmen’in Deli Dumrul Adlı Oyunu”. Dil ve Edebiyat Araştırmaları, (25), 299-326.
Tan, Nail. (2012). “Oyun Yazarı, Çevirmen: Güngör Dilmen”. Türk Dili, (727), 88-91.
Tiyatrolar.com.tr Ağ Sayfası. “Güngör Dilmen”. Erişim: Mayıs 2024, (https://tiyatrolar.com.tr/gungor-dilmen).
Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü Ağ Sayfası. “Güngör Dilmen”. Erişim: Mayıs 2024, (http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/dilmen-gungor).