Yalnız başınasın. Kafanın içindeki yüzyıl savaşları devam ediyor. Ateşkes sağlayamıyor bir türlü, birden fazla kişiliğin. Hepsi farklı çıkarlara odaklanmış. Hepsi, seni nasıl daha çok kullanabilirim düşüncesinde. Sen sadece et ve beyaz taş yığınısın. Hayvanlarda olanlardan farksız. Kişiliklerinin arasında bir o yana bir bu yana koşuşturan bir et yığını. Muhakemesi olmayan bu yüzden de başka sulu ve kıvrımlı bir etin içindeki fikirlerle yönlendirilmeye mecbur bırakılmış bir et yığıntısı.
“Âh Mine’l Aşk…”
Kan durup mürekkep akacak
İtirafının çapraz ateşinde
Ben ki parşömen mucidi acıyı sıkıştırmaktan
Gün, mumyalanma arifesi
Medet hayat, imdat!
Ayşe Dursun’un şiiri Dümen Dergi’de!
Melih Cevdet Anday Şiirlerinde Mitolojik Unsurlar
Mitolojiye şiirlerinde geniş bir yer ayıran Melih Cevdet Anday zamansız ve hiçbir akıma tamamen ait olmamış bir şairdir. Hayatının farklı dönemlerinde şiirlerinin fonksiyonları, temel aldığı görüşler değişiklik göstermiştir.
Beyza Nur Karaağaç, “Melih Cevdet Anday Şiirlerinde Mitolojik Unsurlar” başlıklı yazısıyla Dümen Dergi’de!
Ruh Diyeti
Uzun koridordan ve birkaç parmaklıklı kapıdan geçtikten sonra, görüşme salonuna ulaştım. Bunun için çok uzun süre bekledim. Ellerim terliyordu. Boğazımda da bir düğüm oluştuğunu hissediyordum. Heyecanlandığımda hep böyle hissederim. Önümdeki gardiyan son kapıyı da açtı. Bana döndü, gözlerimin içine baktı.
Ebru Erdemoğlu’nun öyküsü Dümen Dergi’de!
İllüstrasyon – İlayda Acırlı
İlayda Acırlı’nın illüstrasyon çalışması Dümen Dergi’de!
Annem Cinayet Sûr Ekli
Annem sûrekli cinayet işler
Elleri değer ıslak mutfak tezgâhına
Temizler bazı cesetleri
Parmak uçlarıyla
Mahmut Can Güloğlu’nun şiiri Dümen Dergi’de!
Ceset İlanı
Yıllanmış dertlerimden, şişeler; Yalnızlığımdan da bir kadeh mevcut. Bir kadeh ve şişeler dolusu şarap, Ah, ne iyi olurdu şimdi! Tütün mü kokuyor ellerim? Bir saksıda …









