Golem – III

İlyas Efendi de bir taraftan koşarken bir taraftan da kitapta golemle ilgili bir bilgi bulurum umuduyla sayfaları hızla çeviriyordu. Fakat umutsuzca kitabı heybesine koyduğuna bakılırsa tek çare alnındaki yazıyı ne yapıp edip silmekti. Son olarak girdikleri sokak büyükçe bir meydana açılmıştı.

Golem II

(…) İlyas’ın sesi o kadar net ve kısık çıkmıştı ki, Mustafa Ağa gıkını çıkarmadan kafasını sallayıp içeri girdi. Dosdoğru karısının yanına gidip şöyle bir dürttükten sonra evden çıktığını söyledi. Uyku serseminde olan karısı bile bir şeylerin döndüğünü anladıysa da Mustafa Ağa’nın cevap vermeyeceğini bildiğinden sadece arkasından bakmakla yetindi.

Golem, ikinci kısmıyla sizlerle.

Golem I

Büyükçe, meşeden yapılma masanın az berisinde kalan pencereden içeri sızan ışık, zifirle kaplı odayı az da olsa aydınlatmıştı. Dışarıdan gelen gece kuşlarının sesleriyle birlikte segâh makamından yürüyen sobanın yanına serilmiş iki şiltede yatanlar ise Arap namlı Mustafa Ağa ve karısıydı. Az sonra iki ev ötedeki ufak, mahalle yardımıyla yapılmış caminin imamı Muzaffer Efendi de sabah ezanını okumaya başlayınca ezana eşlik etmeye başlayan köpekler yüzünden kalkan Mustafa Ağa şöyle bir etrafına bakınınca kendisini neyin kaldırdığını anladı.

Ayının Burma Bilezikleri

Ne kadardır yoldaydık ya da ne kadar daha gidecektik hatırlamıyorum. Tepemizdeki güneşe karşılık yoldan gelen rüzgârın koruması altındaydık. Mobiletin kulağımızı sağır eden sesi arasında bağırdım.

“Abi, bir yerde dur da az dinlenelim.”

Ses gelmedi ya da geldiyse de duymadım. Tekrar bağırdım.