Kitap, şimdilerde 60 yaşını geçmiş Muhsine Hanım’ın henüz genç bir kızken hizmetçi olarak gönderildiği Yediçobanlar Çiftliği’nde başına gelen tuhaf olayı anlatması ile başlar. İstanbul’a uzak, kuş uçmaz kervan geçmez yerde olan bu çiftlik hakkında bazı söylentiler ta İstanbul’a kadar ulaşır. Çiftliğin hanım ağası, çiftliğin eski sahipleri olan cin ve periler yüzünden delirmiştir. Bir de Ahu Baba, bir diğer ismiyle, Gulyabani’si vardır çiftliğin.
Eşofmanlı Ezio
Dişlerini titreten, kulaklarını uğuldatan bir sesle gözlerini açtı. Kafasını yavaşça kaldırıp etrafına baktı, gözlerini aralamakta zorlanıyordu. Dizlerinin üstüne çökmüş olduğunu fark etti. Vücudunun ağır hissi onu şaşırtmıştı. Gözlerini kırpıştırırken soğuk bir rüzgâr yüzünü yalayıp geçti.
Yedi Buçuk Otobüsü
Ali Bey her şeyiyle ortalama bir insandı. İsminden tutun şekline şemaline, hâl ve hareketlerine kadar her şeyiyle her gün binlercesini görebileceğiniz insanlardan biriydi. Yıllardır aynı devlet dairesinde memurluk yapar, aynı evde, aynı mahallede yaşardı. İşi ile evi arasında gidip gelir, yemeklerini her gün aynı saatlerde yerdi. İletişime geçmek zorunda olduğu insanlar dışında pek kimseyle de konuşmazdı.
Kedi Çuvalı
Tanrıya tevekkül,
Bağnazca tefekkür
Yaslanan ilahi ölümcür.
Sorar zile penç kala
“Bakışsız bir kedi kara”
Ayşe Dursun’un kaleminden “Kedi Çuvalı” Dümen Dergi’de!
Vietnam Nerede?
Bir Dağa çıktın mı
Başka bir dağ karşılar seni
Elime tüfek aldım mı
Başka bir tüfekli
Mahmut Can Güloğlu’nun kaleminden “Vietnam Nerede?” Dümen Dergi’de!
Lolita
20. yüzyılla birlikte yükselişe geçen modernist akımın önemli temsilcilerinden olan ünlü yazar Vladimir Nabokov, Lolita romanıyla 1950’li yıllarda ve devamında büyük ses getirmişti. Kitabın ana konusunu oluşturan pedofili ve sorgulanan Amerikan aile yapısı o dönem için fazlasıyla çarpıcı olsa da, Lolita çok satanlar listesinde uzun bir süre yer tutmayı başarmıştı. İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde “müstehcen” konusu sebebiyle raflardan kaldırılmasına rağmen, Lolita yazıldığı dönemin en iyi romanları arasında yerini alıyor.
Oraya Buradan Asla Bakmamak Lazım
Yaşamaya bir dudak payı bırakmadığım
Uzuyor bütün yalnızlıklar lastiiiik
Bir soluklanmayı andırıyor bazen
Ve bu üşümek bir hayat boyu dinletiyor kendini
Bir çiçeği severken kandırılıyorum
Berke Yalçın’ın kaleminden “Oraya Buradan Asla Bakmamak Lazım” Dümen Dergi’de!
Kadit Asef Bey
“Asef Bey, yirmi dört saat sonra idam edileceksiniz. Son arzunuz olarak hayat hikâyenizi anlatmak istediğinizi belirtmişsiniz. Sizi dinliyoruz.”
“Ben Asef Gasil. Sabık genel cerrahım, buraya gelene kadar da başarıyla görevimi idame ettirdim. Ufak bir ilçede orta hâlli bir ailenin oğlu olarak doğdum. Doktor olmaya, ölüm meselesini bir takıntı hâline getirdikten sonra karar verdim.