Başlamadan önce: Bazılarımızın ve benim her açtığımızda iki defa dinlediğimiz Plug in Baby 20 yaşına girmiş. Muse, abiler sizin gibisi olsa da asla siz değiller. Ne yapsa yakışan bi grup olur mu? Oluyor.
Özet: Talihsiz isimlere maruz kalan boomer’ların talihsizliklerinden birine kısa bir bakış…
Her neslin kendine has problemleri var. Biz dikkat dağınıklığı, blumia veya internet bağımlılığıyla mücadele ediyoruz. Bizden öncekiler evlensem mi evlenmesem mi, işten ayrılıp kafe mi açsam yoksa işe devam mı etsem gibi sorularla kurdukları paralel evrenler arasında kaybolmuşlar. Ama bence en talihsiz nesil baby boomer’lar. Sırf anne babalarımız oldukları için değil. Hiçbir şeye ayak uyduramıyorlar. Ama bazen şaşırtıcı gelişmeler gösteriyorlar. Babam beş yıl önce akıllı telefona gelen aramayı açmayı bile beceremiyordu. İnternet onun için büyülü bir şeydi ve o solgun tüplü ekranda yazan hiçbir şeyi kabul etmiyordu. Aslında doğal bulmak lazım. Bu insanlar çocukken evin ortasına konan radyonun içinde minik insanlar olduğunu zannediyordu. Ama torunları ona nasıl telefon kullanacağını öğretmeyi başardı. Boomerlar… Size üzülüyorum. Siz; dedenizin, ninenizin dizine yatıp hikayeler dinlerken torunlarınız size eğitim veriyor.
Boomer’ların talihsizliklerinin nedeni asla kendileri olmuyor. Bazen hızlı gelişen teknoloji bazen de anne babaları oluyor. Taşrada büyüyen ve bu gün elli altmış yaşlarında olan tüm amcaların, teyzelerin doğum günü 01.01. Hayat mücadelesi babalarının altı rakamı ezberleyememesi ile başlıyor. Sonra o nüfus memuru o soruyu soruyor “Çocuğun ismi ne olacak?” Dedemiz düşünüyor düşünüyor ve yalnız başına gelmesinin, okuma yazması olmamasının, cahil sanmasınlar isim düşünmediğimi anlamasınlar gibi düşüncelerin tüm yüküyle memurun karşısında daha fazla duramıyor ve bir anda “Hoppa” diyor. Bu güne kadar çok talihsiz isim gördüm. Ama bu kadarı da olmaz. Zaten memur da biraz şaşırmış olacak ki “amca yapma etme, Hoppa kuş ismi.” Diyor. Ki bu nüfus memurlarından beklenmeyecek bir davranış. Genelde onlar saçma bi davranışta bulunurlar. Ben doğduğumda memur benim tc kimlik numaramı nasıl olduysa yazmayı unutmuş. Babam da son anda fark etmiş “Çocuğun kimlik numarası yok demiş.” Sonra adamla babam sayıların yazması gereken ama boş olan yere el yazısıyla yazmışlar. Bu nasıl mümkün olabildi hiçbir fikrim yok. Tek mutluluğum babamın o rakamların tek bir hanesini bile yanlış yazmaması. Hoppa teyzenin babasına geri dönüyorum. Dedemiz ölmüş gitmiş arkasından kötü konuşmak da olmaz ama kadının kimliğinde “Hoppa” yazıyor.
Ailenin yedinci kız çocuğu Hoppa; hayata cahil bir baba, köy bağnazlığı, eğitimden mahrum ve erken yaşta evlilik yaparak yaşayıp gidiyor. Sana aile arasında Gülten deseler de resmi işlerde kimlik adını söylerken utansan da bilmen gereken bir şey var. Bunların hiçbirinin suçlusu sen değilsin. Çocuklarına kendin için beğendiğin ismi çocuklarına verdiğini biliyoruz…
Sosyal medyada gezinirken Dümen Derginin paylaşımıyla karşılaştım ve dergiyi açıp okumaya başladım. Süresiz Dizinlerin bütün bölümlerini okudum. Her bir bölümü bitirdikten sonra diğer bölümü merakla açıp okudum. Dört numaralı dizin hakkında yorum yapmak istedim çünkü bu bölüm zaman zaman tebessüm etmeme zaman zaman da aslında kendi ailemden bireyleri görmeme neden oldu. Mert Moluyu tebrik ediyorum. Umarım yazmaya devam eder ve biz de onun yazdıklarından mahrum kalmayız.