Düşünmek ile yaşamak arasında kalmış bir adam düşünün, kendi ile toplum arasındaki farkı öylesine hissediyor ki kendine Bozkırkurdu diyor. İnsanlardan, burjuvanın samimiyetsizliğinden, caz müziğin ucuzluğundan ve popülerliğinden, sanatın popülerleşmesinden tiksinti duyup kendini ormana ait hisseden biri. Maalesef sorununun çözümü bu kadar kolay değil. Ne tamamen ormanda yalnız bir kurt olmayı başarabilmiş ne de insan olup ihtiyaç duyduğu sevgiyi, ilgiyi ve merhameti bulabilmiş. Arada kalanların hikâyesi aslında bu, aydın hastalığı da diyebiliriz.
Hermann Hesse -1964’ten sonra- özellikle genç jenerasyonun arasında popüler oldu. Batı dünyasına olan eleştirileri ve eserlerinin samimiyeti ile daha çok sevilmiştir. Vietnam Savaşı sırasında popüler olan Hesse, bireyselliğin önemsizleşmesi ve mekaniğin spiritüellik ile olan savaşını konu edinir. Ayrıca psikanaliz ile de ilgilenmiştir. Özellikle 60’ların ikonları Hippiler, Hesse’nin konformist olmaması ve Batı mantalitesini ve siyasetini eleştirdiği için onu lider olarak görmüşlerdi. Hesse, kurulmuş düzene isyan eder ve hayatta kendi yolunu bulmanın önemine her zaman işaret etmiştir. Liberallik ve bunun için bedel ödemek gerektiğine inanır, karakterleri kendi kendini tanıma yolundadır, Bozkırkurdu’nda da bu örneği göreceğiz. Modern insanın problemini anlatır Hesse; kendi olamama, topluma ayak uydurmak için kişiliğinden ödün veren modern insanı konu edinir. Babası Hindistan’da misyonerlik yaparken psikolojik problemler yaşıyor ve hayatı hakkında hiçbir isteği yoktu Böylelikle yazmaya başlayıp kendi keşfine başladı. Demian adlı kitabında bu durumu rahatça görebiliriz.
Kitap, Bozkırkurdu’nun anlatıcının yaşadığı eve taşınmasıyla başlıyor. Bozkırkurdu’nu hem anlatıcının gözünden hem de kendi notlarından tanıyoruz. Anlatıcının notlarına göre Bozkırkurdu garip, utangaç, yalnız, sağlığı pekiyi durumda değil fakat soylu, asilzade, özlem dolu ve melankolik biri. Anlatıcı başta şüpheli bulsa da tanımaya çalıştıkça ona sempati duyuyor. Kitap ilerledikçe Bozkırkurdu’nun da aynı Hesse gibi otorite tarafından yetiştirildiğini, kendi iradesi için savaştığını ve yalnızlaştığını, entelektüel ve sanatçı ruhlu bir aydın olduğunu anlıyoruz. Yalnız kalmak istese de evdeki sıcaklığa, temizlik ve yemek kokusuna hayran kalıyor, belki de kendi annesini özlüyor ve insan tarafını ve bu tarafın ihtiyaçlarını anımsıyor.
Konfor alanından çıkmayan, düşünmeyip sorgulamayan biri nasıl dünyayı bilebilir? Nasıl yaşadığını hissedebilir? Bozkırkurdu sorgulamanın, düşünmenin bedelini yalnız kalmakla ödüyor fakat diğerini tercih eder miydi? Gerçekten cahillik saadet midir? Bozkırkurdu bu yüzden jenerasyonunun kahramanı olarak kabul ediliyor. Var olabilme problemini sorgular, yaşamın ve var olmanın anlamsızlığını. Anlam kazandırdığını düşündüğünüz bir şeyin artık size cevap vermemesi nasıl hissettirirdi? Kendini bulmak isterken, varlığına anlam kazandırmak isterken kişilik bölünmesini yaşıyor, hem kurt hem insan diyor kendine ama böyle yaşayamayacağını biliyor ve intihar etmek istiyor.
Aydın hastalığı olarak adlandırdığı bu acıyla başa çıkabilmeyi 3 grup insanla açıklıyor. Birincisi saygı duyduğu sanatçılar, onlar nirvanaya ulaşabilmiş, burjuvayı terk etmiş asla teslim olmamışlardır. İkinci grup burjuva ile popüler olan ile anlaşma sağlamış ve oraya ait olmuşlardır. Üçüncü grup ise kendi gibi arada kalmış insanlardır. Ne tamamen insan ihtiyaçlarından sıyrılmış ne de topluma kendini ait hissedebilmişlerdir.
Hesse’nin bu kitabı, yine bu türde yazılmış diğer kitaplara nispeten olumlu bitiyor. Hesse’nin doğu felsefesine, budizme olan ilgisini biliyoruz. Doğu felsefesine göre insan bir ya da iki kısımdan oluşamaz, bir soğanın katmanları gülün yaprakları gibidir, yüzlerce katmandan oluşur ve insan tüm özelliklerini kucaklamalı kabul etmelidir, çünkü insanı insan yapan budur. Seni sen yapan tüm özeliklere saygı duymalı ve sevmelisin başka türlü nasıl yaşayabilirsin? Bir insan hiçbir zaman tam olamaz, bitmiş değil devam eden bir süreçtir. Doğu felsefesi bu bilinmeyen kişilikleri bulmaya yönlendirir. Bozkırkurdu da “insan mı kurt mu?” sorusunu bırakıp içindeki diğer renkleri keşfediyor.