Yazar: Mustafa Çiftçi
Kitap: Bozkırda Altmışaltı
Türü: Öykü
Yayınevi: İletişim Yayınları
İlk Basım: 2014
Mustafa Çiftçi’nin öykü kitabı Bozkırda Altmışaltı İletişim Yayınları’ndan ilk baskısını 2014 yılında yaptı. Ara Güler’in fotoğraflarından biri, kitabın karakterine uygun şekilde kapak yapılmış.
Mustafa Çiftçi, 1977 yılında Yozgat’ta doğdu. Kitaptaki öyküleri de yine Yozgat’ta geçmekte. İstanbul ahalisinin “taşra” kelimesiyle tanımladığı topraklarda, yani Anadolu’da, gündelik hayatın içinden çekip çıkardığı karakterleriyle bize oralarda hayatın nasıl olduğunu anlatıyor. Her öyküsüne ayrı bir karakterin gözünden tanık oluyoruz. Birinci tekil şahısta yazdığı öyküleri,yörenin diline hâkim oluşlarıyla oldukça samimi bir çerçeve çizmekte.
Öykü kitaplarının yaygın âdeti bu kitapta yok. Yani kitabın içinde, kitap ismiyle aynı isme sahip bir öykü bulunmuyor. Kitap Handan Yeşili adlı öyküyle başlıyor. Liseden sonra okutulmamış, aile dükkânında esnaflığa zorlanmış anlatıcımızın Handan’a olan ilgisini, aşkını okuyoruz. Öykü günlük hayatımızda çoğumuza tanıdık gelecek bir atmosferde geçiyor.
Bir diğer öykü ise Kara Kedi. Yıllar boyunca küçücük dükkânında öte beri satarak geçimini sağlamış olan Aziz Efendi, belediye meclisinin yıkım kararı üzerine başka bir iş bulmak üzere kolları sıvar. Birkaç eş dostun da yardımıyla hacı misi ve parfüm satmaya başlar. Sattığı kokulardan birinin de adı olan Kara Kedi, Aziz Efendi’nin başına türlü işler açar.
Kitabın üçüncü öyküsü ise Ensesi Sararmış Adamlar, yıllar önce Yozgat’ı bırakıp Ankara’ya gitmiş ve profesör olmuş Haydar ile taksici Sadi’nin hikâyesi. Ufak bir ilçe yahut ilde hayatın nasıl geçtiği, yaşını almış insanların sosyalleşmek için neler yaptıkları, okumuş ve okuyamamış iki insanın dostluğunun nasıl olacağını oldukça net gösteriyor. Öykü açılışını Mehmet Türkmen’den bir cümleyle açıyor. “Bir insanın ensesi sararmışsa, Allah bilir ya o adamın ölümü yakındır.”
Kitap, adına yaraşır şekilde Anadolu insanı anlatıyor. Sadece Yozgat’a değil, başka şehirlere de uyarlanabilecek öyküler bunlar. Sokak aralarında gözleme kokusunu takip eden adamlar, okuttuğu iki oğluyla gurur duymaktan koltukları kabarmış ihtiyarlar, hayırsız evlatlar ve sebep oldukları dramlar… Bu kitap, bunların hepsini ve daha fazlasını içeriyor.
Elif, Tina, Tolga isimli öyküde ise, İngiltere’ye “mastır” yapmaya gitmiş Tolga’yı okuyoruz. Çocukluğundan unutamadığı Elif’i, İngiltere’de karşısına çıkan oryantalist Tina’yı, Hintli Ahmet’i…
Mustafa Çiftçi şüphesiz çok iyi bir gözlemci ve anlatıcı. Kara sakız, kendir, kına, iğde, hacı misleri, Ankara otobüsleri, panayırlar, turistler ve daha nice Anadolu kokan şey.
Kitap toplamda yedi öyküden oluşmakta. Ara Güler gibi hayatın içinden kareler çekip bunları diliyle anlatan bir yazarın kitabını okumak isteyenler bu öykü kitabını seveceklerdir.